Soğuk ve metal

İnsanlar arasındaki asıl ayrım kalınca çizilivermiştir.: silahseverler ile  silahsevmezler. Severlerin çocukluktan itibaren başları hep okşanmıştır; en güzel günlerinde hediyeleridir tabancalar. Zafer günlerinde, bayramlarda maytaplar, ardından marşlar patlatılır alıştırmak için çocuğu. Birbirinin kafasını patlatır durur izlediği çizgi kahramanlar. 13+ olunca konsolun başında bu kez siz patlatmaya başlarsınız birilerinin kafasını. Büyüdün, oyun bitti derler. Şimdi sıra gerçek bir patlamanın hesaplarının yapılmasına gelmiştir.

Düşmanları boldur yetişkinlerin, biriktirdikleri silahlar kadar. "Akan kan, yiten can" en fazla sıkıcı bir kafiye gibi gelmeye başlar. Sevmezlere mıymıntı, ayak bağı veya hain gözüyle bakılır. Silahların silsilesi, çantanın rengi, patlamanın kimin işine gelip gelmediği gibi kandaki adrenalini yükselten "cıs" yorumlara kafa yormak ve kinlenmek dururken oturup gidenlerin arkasından ağlamak da neyin nesi?

"Bombayı kim patlattı?" Bomba endüstrisi devede kulak kalır bu sorunun peşine düşenlerin yarattığı endüstri karşısında. Bomba patlatmak ve patlatılmasını engellemek için kolluk güçleri, hikayeleri, kitapları, haberleri, izleyenleri. Kazanılan para büyüdükçe yalancılar, üçkağıtçılar ve sahtekarlarla dolar ortalık. Yalan söyleyerek savaş, söyletmeye zorlayarak isyan çıkartırlar.Kısa günün karı. "Dursun" dersiniz, "Ne! Asıl şimdi başlıyor" denir. Sonrası bildik terane: "Ben seni döverim, yok ben seni döverim..." Başlasın Bakugan!

Mayınlanmış beyinlerimizi savaş ve komplo teorilerinden bir türlü alamıyoruz. Bunun için yetiştirildik çünkü. Evlerimizin ve akıllarımızın baş köşesinde asılı duran silah, öngörü ve içgörü sahiplerini haklı çıkarır biçimde bizi değiştirmiş ve kendine benzetmiştir.

(Ağustos 2013)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mazlumun ahı

Esosyallik